
Gözlerim doluyor, yankılanıyor geçmişimin sesi kulaklarımda. Terasta oturmuş yağan yağmuru aldırmadan bekliyorum güneşin doğmasını. Kemiklerime kadar üşüdüm, artık doğmalı güneş. Isıtmasa da o beklediğim sıcaklığı hissettirmeli.
Yorgunum, kırgın değilde kinliyim bu topluma. Elimden alınan herşeyin hesabını soracaktım güya 18’li yaşlarımda. Aradan geçen sadece 5 sene ve merdivenleri dinlenerek çıkar oldum. Sanırım hesap sormakta da çuvalladım. Göğün maviliği,pembeliği veya kızıllığı kimin umrunda ben adapte olamadım sizin aranıza. Dişliyle dolu bir sistemin içinde kendini tamamlayan başka bir parça olmayan üretim hatası bir ürün gibi hayatım, ya da bir yedek parçadan ibaretim. Sadece asıl parça onarılana kadar hayatlarındayım insanların, onlar hiç benim hayatımda olmadı zaten.
Kayıp giden onca zamanın arasında, bir karınca yavrusu kadarım. Ne eksik, ne fazla tüm günahlarımla sana gelmek istiyorum tanrım ama ben o cesur kullarından değilim. Kendim gelemem, al beni yanına